DAVOS VE BİLDERBERG'DE ALINAN SAVAŞ KARARI - Hüseyin Vodinalı
HÜSEYİN VODİNALI YAZDI
Aynı birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi, Batılı kapitalist oligarşi yine krizi savaşla çözmeye karar verdi.
Ancak bugün durum önceki savaşlardan farklı.
Artık, konvansiyonel dünya savaşları çıkaramazlar.
Toplu yok oluşu getirecek Nükleer tehdit buna engel.
Savaşlar artık hibrid yani melez bir şekilde ve kısmen düşük yoğunluklu olarak devam ediyor.
Mesela biyolojik küresel savaş ilk kez pandemiyle devreye alındı.
Tedarik zincirlerini de sabote ederek dünyayı 2 yıl felce uğrattılar.
Ukrayna'daki Pentagon laboratuvarları Rusya'nın harekatında kabak gibi ortaya çıktı.
Klasik savaşlar da artarak devam ediyor.
Yani kimsenin başını çevirip bakma zahmetine girmediği Afrika, Arap Yarımadası, Batı ve Orta Asya, Latin Amerika veya diğer "Gelişmekte olan Güney" ülkelerinde.
Ancak, Irak ve Afganistan sonrası, 2014'ten itibaren ABD'de hazırlığı yapılan Ukrayna savaşı yoğunluğu yükseltti.
NATO bu kez direk devrede ve düşman Rusya ile Çin.
Suriye ve İran'ı da bu kapsamda savaşın tarafları sayabiliriz.
Hatta Yunanistan üzerinden Türkiye de hedefte.
Jeopolitik Bilgesi Cem Gürdeniz Amiral'in söylediği gibi, "Yunanistan Londra Borsası'nda kuruldu ve her daim Türkiye'ye karşı tampon ülke ve vekalet ordusu olarak kullanıldı".
Dün İngiltere idi, bugün tasmanın ucunda Amerika var.
Savaş, Ukrayna'yı ilhaka hazırlanan Polonya ve NATO üssü olmaya hazırlanan İsveç ile Finlandiya'yı da her an kapsayabilir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (kendisini Büyük Petro'ya benzeterek), açıkça İsveç, Finlandiya, Polonya, Moldova ve Baltık ülkelerini hedef aldı.
ABD'nin Çin'e karşı Tayvan provokasyonu da seviye atladı.
Singapur’da Yıllık "Shangri La Dialogue" toplantısında ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ülkesinin Asya’da 300,000 askeri olduğunu ve Çin'e karşı bölge ordularıyla geniş işbirliği kuracaklarını açıkladı.
Çin Savunma Bakanı da ABD'li meslektaşı ile görüşmesinde silahı masaya koydu ve "Tayvan'ın Çin'den koparılmasına topyekün savaş ile yanıt veririz" dedi.
Başta da söylediğim gibi, batılı kapitalistler ne zaman sıkışsa hemen savaş çıkarır ve masayı devirerek Ohal ilan eder ve silah harcamalarıyla kasalarını doldurur.
Bugün bu Batılı "seçkin" oligarkları, artık olağanüstü gündem ile toplanan Davos ve Bilderberg toplantılarında görüyoruz.
Kararlar, kamuoylarından gizlenen bu toplantılarda alınıyor.
Son Davos ve Bilderberg buluşmalarında gördüğümüz kadarıyla Pandora'nın kutusu açıldı.
Gerçi, Rockefeller ailesinin avukatı ve ABD'nin derin stratejisti Henry Kissinger, Rusya'ya karşı Batı kampını uyardı ve ardından Biden'dan bir nevi geri adım gördük ama, bu hibrid savaşın bitmesi anlamına gelmeyecek.
Sadece daha kıyıdan ve daha sinsice gidecekler.
Nükleer savaş tehlikesi almadan, kenar kuşak üzerinden hesaplaşmayı sürdürecekler.
Mesela Polonya'yı Rusya'ya veya Yunanistan'ı Türkiye'ye, yahut da İsrail'i İran'a sürseler ne olacak?
Bir Rusya - NATO savaşı kadar tehlike arz etmeyecek.
Yemen'de yıllardır savaş var ve yüz bin çocuk açlıktan öldü.
Kimse dönüp baktı mı?
Veya Kongo demokratik Cumhuriyeti'ndeki Batı kaynaklı iç savaşta son 50 yılda 5 milyondan fazla insan öldü.
Haberiniz pek yok tabii.
Olmaz, çünkü ana akım medya bunları size bildirmez.
Peki tüm bu savaşlar ne için?
Hemen söyleyim; "Great Reset" denen Batılı oligark darbesi için.
Açıklayayım:
2008'den beri, kapitalizmin son aşaması olan Emperyalizm'in artık işlemediğini gören küresel elit, artık yönetime el koyma aşamasına geldi.
Çünkü artık dijital ve tıbbi teknolojinin geldiği nokta buna izin verebilir.
Yapay zeka ve robotik gelişmelerin distopik bir gelecek manzarası çizdiği bir çağa hoş geldiniz.
Yani siyaset ve devleti aradan çıkarıp doğrudan bir "Gözetim Kapitalizmi"ne (Surveillance Capitalism) geçecekler hesapta.
Nasıl yapmayı planladıklarını 6 maddede özetliyorum;
1-Hükümetlere doğrudan nüfuz: Küresel elitin sözcüsü, WEF'in kurucusu ve başkanı Klaus Schwab kesinlikle bir demokrasi tutkunu değil. Aslında bunu tamamen küreselleşmiş bir dünyanın önünde bir engel olarak algılıyor.
“Küresel Yeniden Tasarım” başlıklı 2010 WEF raporunda Schwab, küreselleşmiş bir dünyanın en iyi şekilde “kendi kendini seçen çok uluslu şirketler, hükümetler (BM sistemi aracılığıyla dahil) ve seçkin sivil toplum kuruluşları (STK'lar) koalisyonu” tarafından yönetilebileceğini öne sürüyor.
Schwab, hükümetlerin artık “dünya sahnesinde ezici bir çoğunlukla baskın aktörler” olmadığını ve “uluslararası yönetişimin yeni bir paydaş paradigmasının zamanının geldiğini” savunuyor.
2017'de Harvard'daki John F. Kennedy Hükümet Okulu'nda Schwab, sürekli olarak "komplo teorisi" olarak reddedilen şeyi açıkça itiraf etti: WEF, dünya çapındaki hükümetlere "nüfuz ediyor".
Schwab: “Gurur duyduğumuz şey, Trudeau gibi WEF Genç Küresel Liderlerimizle (Young Global Leaders programı) ülkelerin küresel kabinelerine nüfuz etmemizdir” demişti. Bugün Finlandiya'yı NATO'ya taşıyan Başbakan Sanna Marin de WEF profillerinden sadece bir tanesidir. Macron'dan Merkel'e, bugün Avrupa'daki hükümetlerde onlarca hatta yüzlerce WEF yetiştirmesi siyasetçi var.
2- Great Reset (Büyük Sıfırlama İçin) Zorlamak: WEF pandemiyi bir “fırsat” olarak algılamaktadır. Sadece kişisel varlığımızı yeniden şekillendirmek için değil, aynı zamanda tüm dünya yapısını ilkelerine göre yeniden yapılandırmak için bir fırsattır. WEF buna “Büyük Sıfırlama” diyor. Bu Sıfırlamayı (kesinlikle kimsenin istemediği) desteklemek için WEF bir propaganda videosu yayınladı ("propaganda" tanımına gerçekten uyuyor). İşte tüm çılgınlığıyla burada.
Kapitalizm, kendi kendini düzenleyen bir rekabete dayalı bir arz-talep sistemine dayalıyken, Büyük Sıfırlama, iklim krizini de bahane ederek ekonominin seçkinlerin sosyal ve politik gündemlerine uyumlu olarak tekelci bir yapıya devredilmesini öngörüyor. Bu tepeden aşağı inen hiyerarşik bir durum. Videoda sonlara doğru anlatıcı şu esrarengiz cümleyi kurar: "Ve bu, doğru insanları doğru zamanda doğru yere getirmekle ilgili".
3-İfade Özgürlüğünün Yeniden Uyarlanması: Küresel elit de Tayyip Erdoğan gibi internetin getirdiği nimetlerden olan sosyal medyadaki serbest kürsü olgusundan haz etmiyor.
WEF tarafından yetiştirilen dünya liderlerini belirlemenin kolay bir yolu, ifade özgürlüğüne karşı durmadan tövbe etmeleridir. Bundan kesinlikle nefret ediyorlar ve sürekli olarak internetin sansürlenmesini ve yüksek düzeyde düzenlenmesini istiyorlar. 2022 Davos toplantısında, Avustralyalı “e-Güvenlik komiseri” Julie Inman Grant, “ifade özgürlüğünün yeniden uyarlanmasına” ihtiyacımız olduğunu belirtti.
Bunu yapmak için ellerinde Facebook, Google, Twitter ve daha pek çok diğerleri var. Çünkü tüm bu internet mecraları Davos ve Bilderberg elitlerinin mülkiyetinde. Ayrıca artık modası geçmeye yüz tutsa da ana akım medya da ellerinde. New York Times, CNN, BBC ve daha pek çoğu. Bizim gibi azgelişmiş ülkelere de fonlarla ulaşıyorlar.
İşin ilginç taraflarından biri de, artık bu sansürleme-denetim işini eskisi gibi "faşistler" değil "sözde solcular" ve "kimlik -etnik veya cinsel vs - devrimcileri" yapıyor. Sistem (bizdeki liberallerin veya Cemaatler gibi ılımlı dincilerin Ergenekon ve Balyoz kumpaslarındaki rolleri gibi) artık tasfiye için sermayenin uşağı olan devlet düşmanlarını kullanıyor.
Artık küreselci ve ulusalcıların karşı karşıya geldiği bir çağdayız. Klasik sağ ve sol tanımları bugünü anlatmıyor.
4-"Hiçbir şeye sahip olmayacaksın. Ve Mutlu Olacaksın": Bu muhtemelen WEF tarihindeki en distopik an. 2016 yılında Danimarka Parlamento Üyesi Ida Auken şunları söyledi: "2030'a hoş geldiniz. Hiçbir şeyim yok, mahremiyetim yok ve hayat hiç bu kadar iyi olmamıştı". WEF bu anlatıyı o kadar çok sevdi ki hakkında tweet attı.
"Hiçbir şeye sahip değilim. arabam yok benim bir evim yok Herhangi bir aletim ya da kıyafetim yok” Bu distopik gelecekte sahip olabileceğiniz hiçbir ürün yok. Yalnızca dronlar kullanılarak kiralanan ve teslim edilen “hizmetler”. Bu sistem, tüm insanları her bir temel ihtiyaç için tamamen WEF kontrollü şirketlere bağımlı hale getirecek. Kesinlikle özerklik, özgürlük ve mahremiyet yok. Kimileri bunu Çin'in totaliter diye adlandırdıkları sosyal kredi sistemine benzetse de alakası bile yok. Çin'de resmi ve tanınmış, kendi içinde denetlenen bir komünist devlet hükümet sistemi var. Burada ise oligarşinin her şeyi, tüm üretim araçları ve devleti ele geçirdiği bir nevi ileri teknolojik cunta sistemi var.
5- Büyük Kapanmaları (Sıkıyönetimi) Övmek: 2020 ve 2021'de, dünyanın dört bir yanındaki şehirler, iş kayıplarına, intiharlara, aşırı dozda uyuşturucu kullanımına, izolasyona, akıl sağlığı sorunlarına, aile içi istismara, iflaslara ve evsizliğe neden olan büyük ve sert karantinalara maruz kaldı. Bu korkunç dönemde çocuklar aylarca okula gidemedi ve diğer çocuklarla etkileşime girmeleri esasen yasaklandı. Büyük şirketler karlarını katlarken, bir dizi küçük ve orta ölçekli işletme yok edildi.
Tüm bunlara rağmen, WEF, yaşamı yok eden karantinalara olan sevgisini gizleyemedi. Aslında, sürrealist bir şekilde “Kapanmalar dünyadaki şehirleri sessizce iyileştiriyor” adlı bir video yayınladı. Bu tam bir delilik örneğiydi. Bu karantinaların neden olduğu muazzam insan ıstırabını tamamen görmezden gelen WEF, buna değdiğini düşündü çünkü “karbon emisyonları 2020'de %7 azalmıştı”.
Bu video ilk yayınlandığında yoğun tepki aldı. Bunun üzerine WEF videoyu sildi. WEF videoyu silmesine rağmen karantinaları övmeye devam etti. Bunun nedeni, DEF'in “covid” tarzı yaşamın kalıcı hale geldiğini görmeyi çok istemesiydi. Bilim insanları bugün yaptıkları yayınlarda, uygulanan aşırı sert karantinaların pandemi konusunda hiç bir yarar sağlamadığını saptıyor.
6-Yönetime el koymak için Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak: Yalnızca WEF tescilli siyasetçiler yetmez, mesela mikroçip içeren haplar var. Bir kez daha, bu başlık, sansasyonellik için zekice ifade edilmiş, çok zorlama bir komplo teorisi gibi geliyor. Ama değil. İşte WEF'in 2018 toplantısında, Pfizer CEO'su Albert Bourla'nın mikroçip içeren haplar ile ilgili söyledikleri; “FDA, ilk 'elektronik hapı' onayladı. Temelde tabletin içinde bulunan biyolojik bir çiptir ve tableti aldığınızda ve midenizde çözündüğünde tableti aldığınıza dair bir sinyal gönderir. Bunun uygulamalarını, uyumluluğu hayal edin. Sigorta şirketleri, hastaların alması gereken ilaçları bilirler, alırlar. Bu alanda yaşananlar büyüleyici.”
Bourla'nın aynı zamanda aşırı şüpheli (Genç Ani Ölüm Sendromu denen şeyi ilk kez bu aşılardan sonra görüyoruz) mRNA aşılarının sahibi Pfizer'ı temsil ettiğini de yine hatırlatalım.
Ses Dalgalarını Kullanarak Zihinleri Kontrol Etmek: 2018'de WEF'te tartışılan konulardan biri “Ses Dalgalarını Kullanarak Zihin Kontrolü” idi. Bu başlık tam olarak WEF'in kullandığı ifadedir.
WEF makalesinde bu teknoloji, Parkinson ve Alzheimer hastalığı için olası bir tedavi olarak lanse ediliyor. Ancak yazıda “seni iyileştirebilir, bağımlı hale getirebilir ve seni öldürebilir” de deniyor. Bir kişinin zihnini uzaktan tamamen kontrol etmek için de kullanılabilir. Makale şöyle diyor:
“Bir bilim insanının, beyninde doğru yere doğru dalgaları göndererek, bir kişinin zihninde gördüklerini kontrol edebileceği günün geldiğini görebiliyorum. Tahminimce çoğu itiraz, reklamlardaki bilinçaltı mesajlar hakkında bugün duyduklarımıza benzer, sadece çok daha şiddetli olacaktır."
Giysilerinizin Takibi: WEF kıyafetlerinizi de kontrol etmek istiyor. Ve bununla ilgili bir video çekmişler. İnsanların WEF videolarından kesinlikle nefret ettiğini söylemiş miydim? İşte insanların kanını kaynatan bir tane daha.
Videoda WEF, temiz çevreyi bahane ederek (her zaman olduğu gibi), sürekli takip edilebilen “dijital pasaportlar” ile bağlantılı kıyafetlerin geldiğini duyurdu. Microsoft tarafından desteklenen (tabii ki), bu giysiler görünüşe göre 2025 yılına kadar piyasaya çıkacak.
“Akıllı telefonlar 2030 yılına kadar vücudunuzda olacak”. 2022 Davos toplantısında, Nokia CEO'su Pekka Lundmark, 2030 yılına kadar “akıllı telefonların doğrudan vücuda implante edileceğini” iddia etti. Bu, on yılın sonunda piyasaya sürülmesi beklenen 6G teknolojisinin gelişiyle aynı zamana denk düşüyor. Elitler, insanları makinelerle birleştirmeye can atıyor. Transhümanizm denen şey onlar için tam bir kontrol ve mutluluk kaynağı. Artık sınıfta yaramazlara yer olmayacak! Yuval Noah Hariri diyor ki, "İnsanlar hacklenebilir hayvanlardır ve yontularak 'transhümanlara' dönüştürülebilirler".
Bu listeyi gözden geçirdikten sonra, iki ortak tema ortaya çıkıyor. İlk tema “penetrasyon”.
WEF, “Küresel Liderler” (Mançuryalı adaylar) kullanarak hükümetlere nüfuz etmek istiyor. Ayrıca haplar, mikroçipler ve aşılar aracılığıyla da vücudumuza nüfuz etmek istiyor. Diğer yandan ses dalgaları, sansür ve propaganda kullanarak zihinlerimize nüfuz etmek istiyor.
Yazının sonuna gelirken, asıl soruyu cevaplamanın da vakti geliyor.
Yani tüm bu WEF saçmalıkları gerçekleşecek mi?
Kocaman bir "Hayır".
Rusya ve Çin'in başını çektiği Avrasya hareketi artık ABD'nin başını çektiği Batı Emperyalizmi'ni tasfiye sürecine girdi.
Rusya Lideri Putin'in Ukrayna hamlesi, orta ve uzun vadede Avrupa'yı Atlantik'ten koparacak, Çin'in sert hamleleri de Asya'daki Amerikan vasallarını Washington yörüngesinden çıkaracak.
G-7 ülkeleri artık eskisi gibi dünyayı yönetemiyor.
Avrasya artık dolar sistemine isyan bayrağını açtı.
Sadece ekonomik değil teknolojik anlamda da belirli alanlarda kesin üstünlükleri var.
Çin'in dijital ve diğer ileri teknolojilerdeki gelişme hızı ABD ve Avrupa'yı geçiyor.
Rusya ise rakipsiz füze ve silah gücüyle rakiplerini sindirdi.
Bugün ABD, Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa, Kanada ve İtalya'dan oluşan G-7'ye karşı, Çin, Rusya, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Meksika, Türkiye ve İran'dan oluşan B-8 (Big Eight) var.
B-8, Rusya'ya karşı ABD merkezli yaptırımlara katılmayan ülkelerden oluşuyor.
Bu saptamayı yapan Rusya Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Volodin'e göre, B-8'in GSMH toplamı bugün G-7'den yüzde 24 oranında daha fazla!
Yani artık Batılı Oligarklar dünyayı eskisi gibi yönetip, kontrol edemiyor.
Ne askeri bakımdan, ne iktisadi ne de finansal yönden.
Batı ülkelerinde yönetime getirdikleri adamlarının çapsızlığı her taraflarından akıyor mesela.
WEF artık mevcut sistem içinde ipleri elinden kaçıracağını bilerek, sürekli kaos, darbeler ve savaşlar düzenini aldı.
Ama nafile.
"Biz bu savaşı Batı Emperyalizmi'ne karşı veriyoruz" diyen Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, noktayı şöyle koyuyor: "ABD artık dünyada savcı, yargıç ve jandarma gibi dolaşamayacağını anlayacaktır."
Avrupa-Atlantik merkezli 500 yıldan sonra ilk kez dünyanın jeopolitik merkezi Batı'dan Doğu'ya kayıyor.
WEF ve şürekası bunu değiştirebilecek durumda değil.
Ama denemekten de vaz geçmeyecek.
Yorumlar
Yorum Gönder